Önsöz
*Sevgili Günlük,
Gün harika başlamıştı, ama bir anda kabusa dönüştü. Yine bu küçük odanın zemininde otururken, bu kabusun bitmesini bekliyorum ve burada geçirdiğim zamanları düşünüyorum. Bizden önce bu dairede yaşayan uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucularını saklamak için bu odayı yapmış. Hala kimyasalların kokusunu alabiliyorum, muhtemelen uyuşturucularını yapmak için kullandığı malzemelerden kalan kokular. Ancak, artık bu küçük odada huzur bulmaya başladım. Burada kaldığım zamanları daha rahat hale getirmek için çaba sarf ettim.
Yukarıda, annemi ziyarete gelen adamların seslerini duyabiliyorum. Bu adamlar sık sık gelirler. Geldiklerinde, annemin boğuk çığlıklarını ve inlemelerini, ardından da ödemelerle ilgili tartışmalarını duyuyorum. Bazen annemin vücudunda morluklar ve izler oluyor. Bu adamların neden geldiğini annem bana hiç anlatmıyor. Bana, güvenli kelimemizi söyleyene kadar bu küçük odada saklanmamı söylüyor. Saklambaç gibi, ama ben 10'a kadar sayıp onu bulmak yerine, "Çuf çuf" kelimesini duyana kadar beklemem gerekiyor. Son zamanlarda bu adamlar daha sık gelmeye başladı. Annem, işten daha fazla müşterisi olduğunu ve işlerin çok iyi gittiğini, bu yüzden beni Mariners Bay'deki bir yatılı okula gönderecek kadar para biriktirdiğini söyledi. Yalan söylediğini biliyordum çünkü apartmanımızın önündeki otoparkta bir adamdan dolu bir çanta aldığını görmüştüm. Neden bana yalan söylediğini veya neden gitmemi istediğini anlamıyorum, ama yatılı okulda güvende olacağımı ve kimsenin bana dokunamayacağını söyledi. Benim onun gibi bir hayatım olmasını istemediğini söyledi.
Annemin ne iş yaptığını hiç tam olarak bilemedim. Diğer okul arkadaşlarımın ebeveynleri gibi işe gitmek için evden çıkmıyor. Hepsi annemin işiyle ilgili benimle alay ediyor. Erkek çocuklar annemin bir fahişe olduğunu söylüyor, ama anneme bu kelimenin ne anlama geldiğini sorduğumda, iyi bir insan olduğunu söyledi. Ona inanmak istemiyorum çünkü derinlerde, onun iyi bir insan olmadığını biliyorum. Her Cuma gelen Sumo adamından beni uzak tutmaya çalıştığını biliyorum. Annem onun patronu olduğunu ve bazı geceler anneme morluklar bırakan kişinin o olduğunu söyledi. Annem bana ondan uzak durmam için sıkı talimatlar verdi. Annem, ona 13 yaşına gireceğimi söylediğinde, Sumo adamının bana tuhaf bir şekilde baktığını gördüm. Annemle kutlama yapmak için bir gün izin istedi, ama o kabul etmedi. Bu yüzden bugün, doğum günümde, annemin adam ziyaretçileri varken bu odada saklanıyorum.
Bugün Brownie ile bile buluşma şansım olmadı. Her gün yaptığı gibi ormanın kenarında beni bekliyor olmalı. O benim tek arkadaşım. Günlüğümde ondan çok bahsettiğimi biliyorum, ama o gerçekten harika. Çikolata kahverengi kürkü, ona bu ismi vermemin nedeni. Çok yumuşak ve kabarık. Saatlerce sadece onu okşayabilirim. Annem Brownie'yi bilmiyor, ama belki ona ondan bahsetmenin zamanı gelmiştir, böylece ben yokken birbirlerine arkadaşlık edebilirler. Belki Brownie, Sumo adamından annemi koruyabilir, tıpkı ilk gün tanıştığımızda beni o sarhoş adamlardan koruduğu gibi. Annem beni yatılı okula gönderdiğinde onu görüp göremeyeceğimi merak ediyorum.
Gitmek istemiyorum. Annemden ve Brownie'den uzak kalmak istemiyorum. Annem, şimdi gitmemin her zamankinden daha önemli olduğunu söyledi. Benim için çok endişeleniyor. Bir gün neden gitmemin bu kadar önemli olduğunu anlayacağımı söylüyor.
Sanırım önümüzdeki Pazartesi gidiyorum. Annem, ne zaman yapabilirse beni ziyaret edeceğini söyledi. Umarım bir gün Mariners Bay'de benimle kalabilir. Onu ikna edip Brownie'yi de yanımda götürmeme izin verir mi acaba? Yatılı okul, odama büyük bir kurt getirmeme izin verir mi? Büyük ve korkutucu olmasına rağmen, çok dost canlısı. Belki anneme ondan bahsettikten sonra, onu da ziyarete getirebilir.
Onu en çok özleyeceğim...*













































































