Yüz on dokuz

Şovun son gecesi, ait olmadığım bir rüyaya adım atmak gibiydi—ama bir şekilde, oradaydım.

Kameralar tıklıyordu. Flaşlar yıldızlar gibi patlıyordu. Etrafımdaki kahkahalar, şampanya kadar zarif ve yumuşaktı. Lüksün kokusu—yabancı bahçelerden getirilen çiçekler, yıllanmış şarap, pahalı parfüm—havada es...

Giriş yapın ve okumaya devam edin