Yirmi dört

Bahçedeki sandalyenin kenarında oturuyordum, ellerim kucağımda gergin bir şekilde duruyordu ve öğle güneşinin sıcağı sırtıma vuruyordu. Masa, o lüks dergilerden bir sahne gibi düzenlenmişti—gümüş çatal bıçaklar asker gibi dizilmiş, kristal kadehler, altın kenarlı beyaz porselen tabaklar. Düşünceleri...

Giriş yapın ve okumaya devam edin