İki Yüz Kırk Dokuz

Hastaneden dönerken araba yolculuğu hem bir rüya hem de bir kâbus gibiydi. Sessizce oturuyordum, başım cama yaslanmış, dışarıdaki dünya sadece bulanık renk çizgilerinden ibaretti. James pek bir şey söylememişti, sadece şoföre kısa, kesik talimatlar vermiş ve arada bir bana anlaşılmaz bakışlar atmışt...

Giriş yapın ve okumaya devam edin