İki yüz elli iki

Düşükten sonra günler birbirine karıştı.

Artık günleri güneş ışığı ya da saatlerle değil, sadece nefes almakta zorlandığım anlarla belirleyebiliyordum. Sanki yas, ciğerlerimi dolduran suya dönüşmüştü. Evde bir gölge gibi dolaşıyordum, hissiz, ulaşılamaz, içimde tarif edemediğim bir boşluk vardı.

Jam...

Giriş yapın ve okumaya devam edin