İki Yüz Yetmiş

Ulusal parkın diğer tarafında lüks bir çadır kampında geceyi geçirdik. Gece, çadırımızın kanvas duvarlarına yaşayan bir şey gibi yaslanmıştı. Hava, günün sıcaklığını hala taşıyor, ama şimdi vahşi doğanın sesleriyle katmanlanmıştı—uzaktaki aslanların düşük homurtuları, gece kuşlarının çağrıları, kuru...

Giriş yapın ve okumaya devam edin