İki Yüz Doksan Üç

Kahvaltı genellikle sessiz geçerdi. Yemek odasının uzun pencerelerinden süzülen sabah güneşi, cilalanmış çatal bıçak takımı ve buharı tüten kahve fincanlarının üzerine altın rengi ışıklar saçardı. Pax, sandalyemin altında kıvrılmış yatarken, düzenli nefesi beni sakinleştiriyor, önümdeki yemeğe odakl...

Giriş yapın ve okumaya devam edin