üç yüz otuz beş

Sabah güneşi pencerelerden nazikçe süzülerek stüdyoya yumuşak bir altın ışıltı yaydı. Aşağıdaki şehrin sessiz uğultusu ve mutfaktan gelen taze demlenmiş kahvenin tanıdık kokusuyla uyandım. Jean Luc çoktan kalkmıştı, ama benim daha fazla uyumamı istemiş, dinlenmeye ne kadar ihtiyacım olduğunu biliyor...

Giriş yapın ve okumaya devam edin