Altmış iki

James’in ofisinin kapısında durdum, bir kolumda katlanmış bir battaniye ve elimde küçük bir vazo taze ortanca çiçekleri vardı. Limon kokulu cilanın kokusu havada asılı kalmıştı ve güneş, uzak pencereden içeriye girerek parke zeminlere uzun, altın rengi gölgeler düşürmeye başlamıştı. Ofisi, sık sık b...

Giriş yapın ve okumaya devam edin