Yetmiş Beş

Sabah güneşi, Lancaster malikanesinin uzun pencerelerinden içeriye sıvı altın gibi dökülüyordu, ama göğsümde yer eden soğuk, boş acıyı pek de ısıtmıyordu. Hiç uyumamıştım. Gece boyunca, ipek bir elbise ve ayaklarımı sıkan topuklu ayakkabılarla antrede beklemiştim, dedemin saati arkamda alaycı bir şe...

Giriş yapın ve okumaya devam edin